Merhaba sevgili okurlar,

Bu yazımızda “Sınav kaygısıyla nasıl baş ederim?”  sorusunun cevabını hem psikolojik hem de sosyolojik açıdan değerlendireceğiz.

Öncelikle kaygı nedir?

Yaklaşmakta olan üniversite giriş sınavında öğrencilerin en çok sorduğu sorulardan biri olan sınav kaygısını sizler için bu yazımızda değerlendirdik.


Kaygı, korkuyla  birçok ortak noktası bulunan karmaşık bir duygudur. Bununla birlikte insan hayatını beklenmedik biçimlerde kısıtlayabilir. Hatta günlük becerilerini yerine getirememe durumuna kadar olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Birçok sınav öğrencisinin kafasında  zaman zaman kendini gösteren bir sorudur, “Sınav kaygısıyla nasıl baş ederim?” . Sınav kaygısı, hakim olduğumuz bilgileri hatırlamayı zorlaştıran, etkili bir şekilde kullanılmasını engelleyebilen bir kaygıdır.

 Peki sorunun cevabı nedir, kaygıyla nasıl baş edebiliriz?

Kaygıyla baş etmek için izlenmesi gereken adımlar; kaygının var olduğunu kabul etmek, nedenlerini araştırmak, tanımak ve ona göre yollar izlemektir.

Sınav kaygısının nedenleri neler olabilir?

Sınav kaygısının nedenleri kişiden kişiye göre değişmektedir. Herkes için kaygının kaynağı farklı olduğu gibi kaygıyla baş etme yolları da kişiye özgü çözümler gerektirir.

Belli başlı sebepleri saymak gerekirse;

  • Sınava yeterince hazırlanmamış öğrenciler hissettiği yetersizlik duygusundan dolayı yoğun bir kaygı yaşarlar.
  • Çevrenin, özellikle de ailenin beklentileri yine öğrencilerin kaygı düzeylerini arttırır.
  • Olumsuz düşüncelere sahip olmak da yoğun kaygı hissedilmesinin sebepleri arasındadır.

Nedenleri belirledikten sonra nasıl bir yol izleriz?

  • Öncelikle olumsuz düşünceleri değiştirmelisiniz. Bunun için ilk sorumuzdaki soru cümlesi iyi bir örnek olabilir. “ Sınav için çok kaygılıyım, başaramayacağım.”  Düşüncesi yerine “Sınav kaygısıyla nasıl baş ederim?” düşüncesi çok daha olumlu sonuçlar doğurabilir.
    Bu soruda gördüğümüz kaygılı olduğunu fark etmiş, kabullenmiş ve bu durumu çözmek için ne yapması gerektiğini araştıran biri iken “ Sınav için çok kaygılıyım, başaramayacağım.”   Diye düşünen kişinin çözüm aramaktan ziyade olumsuz düşüncelerle sadece kaygısını pekiştirdiğini görebiliriz.
  • Yeterince hazırlanmamış öğrencilerin bu durumda yapabilecekleri daha çok çalışmak ve hakim oldukları konular doğrultusunda kendilerine duydukları güveni arttırmaya çalışmak olacaktır.

Bu konuda bir örnek vermek gerekirse; bir grup öğrencinin bir dağ yürüyüşü yaptığını düşünebiliriz. Öğrencilere yürüyüş öncesinde yanlarında yemeklerini, ihtiyaç duyacakları şeyleri getirmeleri istenmiş ve öğrenciler yürüyüşü bitirip seyir tepesine vardıklarında yanlarında hazırlayıp getirdikleri yemeklerini yemek üzere bir mola verdiklerini düşünelim.
Her öğrencinin sepetinden çıkanlar farklı olabilir, bazıları kendileri için yeterli yemek getirmediğini, bazıları ise ihtiyacı olan şeyleri unuttuğunu fark edebilir (bu durumu sınav sürecine benzetebiliriz ).

 Bu durumda bazı öğrenciler yanlarında yeterli gıda olmadığını ya da unuttukları malzemeleri düşünerek  çeşitli kaygılara kapılabilir. Unuttuğu ya da hazırlık aşamasında ertelediği malzemelerden dolayı, aç kalacağı için ya da açık alanda karşısına çıkabilecek tehlikeler için kaygı duyanlar olabilir.
Bu noktada yapılması  gereken durumu kabullenip, ellerindekiyle yetinmeleri ve manzaranın tadını çıkartarak o ana odaklanmalarıdır. Bu kısa hikayede kaygının çözüm yollarını değiştirerek nasıl daha normal düzeye getirilebileceğini görmüş olduk.

  • Bir diğer izlenebilecek yol ise öğrencilerin kendi hedeflerini belirlemeleri ve bu hedef doğrultusunda ilerlemeleridir. Kendini tanıyan ve yetkinliklerinin farkında olan birey için motivasyon yüksek, kaygı düşük seyirde ilerleyecektir. Ve bu sayede gerek aile gerek çevre baskısı minimum düzeyde seyredecektir.
  • Fiziksel olarak sağlıklı, dinlenmiş hissetmek yine kaygıyı hafifletici bir etkiye sahiptir. Sağlıklı beslenmek, bir uyku düzeninin olması ve yürüyüş gibi yorucu olmayan bir egzersiz hem fiziksel hem de ruhsal olarak iyi hissetmenizi ve kaygınızın azalmasını sağlayacaktır.
  • Tamamiyle sınava odaklanmak, hayattan soyutlanmak kaygıyı olumsuz yönde etkileyecektir. Böyle zamanlarda tek rolünüzün öğrencilik olmadığı, hayatınızda başka birçok rolünüz olduğunu hatırlamak rahatlatıcı bir etkiye sahip olabilir.

Peki hayattaki rollerimizin ne kadar farkındayız?

Bu rollere birçoğunuz için geçerli olabilecek abi, abla, kardeş, evlat, arkadaş rolleri örnek verilebilir. Herkes için farklı daha birçok rol sayılabilir. Şu unutulmamalıdır ki; sahip olduğumuz rollerden birinde başarısız olmak bizi hayatımız boyunca başarısız bir insan yapmayacaktır.

Lütfen unutmayalım biz insanlar sosyal varlıklarız, hayatımız tek bir rol üzerinden gitmeyecek kadar kıymetli ve değerli. Bu değeri arttırmak da yine bizim elimizde olmak ile birlikte bireysel çaba ve öz şefkat ile mümkün.
Gerek sınav süreci gerekse sosyal hayatımızda kendimizi sevmeye ve geliştirmeye yaşam boyu devam etmeliyiz.  Bu alanda zorlandığınız her konuda Özel Filiz Aile Danışmanlığı Merkezi olarak bizler sizlere destek olmaya hazırız.

 Sevgilerimizle…

HAZIRLAYAN
Psk. Mine Kocabıyık/ Sosyolog Filiz Eker

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments